Hayat “Artık sevmeyeceğim” ile “sevmekten kim usanır” arasında bir dengedir.
Çok şeyi severiz hayatta. En az becerdiğimiz iki tür sevgi var. İlki kendimizi olduğumuz hal ile sevmek. Bu geldiğimiz noktayı yapabileceğimizin en iyi olarak kabul edip geçmişteki başarılarımız ve bir o kadar başarısızlıklarımızla barışmaktır. Tercihlerimizin sonucudur olduğumuz hal. Hayat bize yeni tercihler sunacaktır. Eskiye takılıp kalmaktansa oradan edindiğimiz tecrübe ile ileriye geleceğe bakmak belki daha iyi bir noktaya taşır biz.
Diğer az becerikli olduğumuz bir başka sevgi alanı ise bir başkasını sevmektir. Aşk ile sevgi ile bir başkasında yeniden olma hali belki. Ancak kendimizi sevmediğimiz zaman bir başkasının bizi sevmesi de bizim bir başkasını sevmemiz de mümkün olur mu? Belki başkasından beklediğimiz sevgiyi abartır bir başkasına veririz, Belki bize geri döner umuduyla. Oysa arzulanan sevilmektir. Kendimizi sevmediğimizde bir başkasının sevgisine muhtaç olur, verildiği ile yetiniriz.
Sevip de karşılık bulmama, hayal kırıklı küçükken bir sobaya dokunup da elin yanması “cıs olursun” denmesi gibi. Geçmişte bir aşk acısı yaşamış sevgisi karşılıksız kalmışsa kişi o kadar uzak durabilir korkabilir yeni ilişkiden insan, bilerek veya bilmeyerek.
Kişi sevmekten yorulduğunda, acı çektiğinde “Artık sevmeyeceğim” der. Oysa bu kendi için de “ne çok sevdim”i de içerir. Ne güzeldir oysa tekrar tekrar denemek.
Bir zaman düşününce “bir daha sevmek mi” düşüncesi bile ürkütebilir. Hatıralar canlıdır. Sevmesini bilen biri sevmekten usanmaz, acı çekmekten de. Önce kendinden başlar, sonra aşkını sevgisini paylaşır bir başkası ile.

Hayat bize yeni fırsatlar, yeni aşklar sunar. Hayatı tehdit olarak, sevgiyi acı hüzün olarak düşünen elinin tersi ile iter fırsatı. Aradığını da bulmaz. Sevmekten usanmayan denemekten de usanmaz. Bu kapı kapı dolanıp sevgi dilenmek değildir. Beklemektir, kalp gözünü ile bakmaktır. Gidip kapıları yumruklamak veya yıllarca kapı önünde beklemek de değildir. Gönül kapısını çalana kapıyı aramaktır. Açmayandan da uzak durmaktır.
Gönül kırk kapılıdır. Her birinin kilidi ayrıdır. Bilmek gerek.