Bilinen bir fıkradır. Nasreddin Hoca eşeğine her gün biraz daha az yem verir. Bakar sorun yok her gün yemi biraz daha azaltır. Bu böyle devam eder. Bir sabah tekrar yem vermeye gittiğinde bakar ki eşek nalları dikmiş. “Tüh ki ne tüh! Tam açlığa alışacakken nalları dikti” der.

İş yerinde terfi zam ve takdir almayan personel bir gün patronun karşısına dikilir, ayrılıyorum der. “Kalsaydın, gelecek yıl zam yapacaktık, terfi alacaktın” der. Ancak, “yetmez ama evet”çiler gibi de değil, harbiden reddeder, tası tarağı toplar gider.
Bir ağaca bakım göstermezsen, o yaşamaya devam eder bir süre. Sonra bir bakarsın ki kurumuş artık. Kova kova su döksen de nafile. Zamanında bir damla belki daha çok işe yarardı. Geçti gitti.
Politikacı oy ister, yetki ister habire. Sandıktan eli boş dönünce “2023, olmadı 2071 de düze çıkacak, dünya lideri olacaktık. Ne oldu bu seçmene” diye hayıflanır da durur.
İlişkilerde öylesine özensiz, sevgisiz, ilgisiz olunur ki âşık bile usanır bir süre sonra. Sevmekten vazgeçer. Alır sarar sarmalar, aşkını içine atar. Nar-ı aşk ile yanar da dönüp arkasına bakmaz. Çeker gider. Bir kırık kalp bırakır ardında. Boş yere “bekleseydi belki sevecektim onu” der de durur.
Demem o ki; zamanında olacak her şey, tam olmasa da açlığa, sevgisizliğe, değersizliğe alıştırmayın. Hakkını verin. Hakkınızı alın. “Dur gitme, daha karpuz kesecektik” demeden gideni yakalayın kapıda. Güzelce, zamanında ağırlayın elinizden geldiği kadar. Kendinizi paralamayın ama gayret gösterin.
Sevgiyle dostlukla umutla kalın, umut tarafında kalın. Yarın daha güzel olacak, çünkü henüz yaşanmadı.