Kızımla Haller (3): “Hiçbir Şey” Yok

“Hiçbir şey” veya “hiçbir şey yok” diye duyduğumda kızımla çocukluk döneminde oynadığımız bir oyun aklıma gelir. “Ne yemek istiyorsun” diye sorduğumda bazen “Hiçbir şey” derdi. Ben de ona sanki tabakta hiçbir şey isimli bir yemek varmış gibi yapardım, kaşık kaşık verirdim. O da hiç bir şeyi yermiş gibi yapardı. Ağzına hiçbir şey gelmezdi, hiçbir tat almazdı ve hiç hoşuna gitmezdi.

Sonra bana derdi ki “Bana bir şeyli yemek ver. Bu hiç bir şey, hiç bir şeye benzemiyor. Sevmedim”.

Bazen sorarsınız neyin var? Sorun ne? Veya ülkede, şirkette, evlilikte, ilişkide sorunlar nedir? Yanıt genellikle “Hiçbir şey, sorun yok”. Özellikle sorunu görmek ve çözmek istemeyen yok sayarak belki ondan kurtulacağını sanır. Daha inkar aşamasındadır.

Hayatımızın ne kadar “ya var ya yok”, “ya sev ya terk et”, “ya sorunumuz yok ya batmışız”, ” ya 1 ya da 0″ modunda olduğunu, bunun tarz halinde geldiğini görür gibi oluyorum. Oysa hayatta siyah ve beyaz arasında farklı tonlar, 1 ve 0 (sıfır) aralığında sayılar, yüzdeler; hayatta küçük ve büyük sorunlarımız vardır.

İşte bu noktada eğer sorunların olabileceğini kabul edersek, onları çözebilmek için bir umut olur. Görmek varlığını kabul etmek bile çözümün ilk adımı olabilir. Ama “Hiçbir sorunumuz yok”, “hiç bir problemimiz yok”, “o sorun dediğiniz şey ile ilgilenmiyorum”, “hiçbir şeye gerek yok” dediğimizde bilincimiz, ne bu konuya odaklanacak ne de çözüm üretmek için çaba harcayacak.

Bunu söyleyen değerli büyüklerimiz bizleri yönetenler ise onlar demek ki ülkeyi güllük gülistanlık sayıyor ve ekonomide, siyasette, hukukta hiçbir sorun görmüyorlar. Ülke olarak hem şahlanıyoruz aynı gün dipten çıkmak seferberlik ilan edebiliyoruz. Sorun olmadığı kabul edilince bir kez çözmek istedikleri herhangi bir şey de kalmıyor geriye. Bunu “çözüm üretmek için çaba harcayacakları bir şey de yok” diye mi anlamak gerekir.

Ya da ilişkilerde insan kendisi ile bile her zaman barışık değilken ikili ilişkilerde arada çatışma noktalarının olmaması normal mi? Daha başlarda ortaya çıkan küçük sorunları öteleyerek mikro travmaların oluşmasına katkı sağlamak yerine o sorunlarla zamanında yüzleşsek olmaz mı? “Hiçbir sorun yok” deyip etrafa gülücükler dağıtırken maskemiz ne güzel olur. “Dışarısı el bakar, içi beni yakar” misali yürek kan ağlarken “hiçbir şey yok” demek ne derece yararlı.

Hata yapmaktan, yanlış bir şey olmasından, eksiklikten, becerememiş olmamızdan, tam ve sorunsuz olmamaktan korkmamak gerek belki. Sorunların olması bizi beceriksiz, değersiz başarısız kılmaz.

Geçmişteki sorunlara çözüm üretirken ki kaynaklarımıza odaklanmak gerek. Bizdeki gücü tekrar çıkarıp şu an karşılaştığımız olan sorun olan “bir şey”leri çözmek için pekâlâ kullanabiliriz. O zaman “hiçbir şey yok”un, göz ardı etmenin ötelemenin bizi güçlü kılmayacağını tam tersine bir şeyleri çözebilme gücümüzün bizi güçlü kıldığını görmek iyi olabilir.

Hayatımızda var olan geçmişte başardığımız iyi şeylere odaklanıp onları fark ettiğimizde, o küçük iyi şeylerin kaldıraç etkisi bizi bunaltan diğer sorunlarımızı görmek ve çözmek için motivasyon sağlayacaktır.

Hayatımızda hata yapmak değil, ders alabilmek; sorun olması değil, olduğunda bunu çözebilmek, o yeteneğe, birikime sahip olmak daha değerli gibi.

Hadi bakalım. Yarın güneşin doğacağını ve daha çok parlayacağını bilmek bile yetmez mi?

Sevgiyle, dostlukla.

24.03.2017

Revize: 3.12.2020

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s