Finansal Travma ve Bireysel Yatırım Terapisi

Bireyler finansal okuryazar olsa yatırım araçlarını tanısa, biraz faiz, bir analiz bilse ne iyi olur değil mi? Piyasalarda yatırımlar daha optimal yapılır, her birey de beklentisine uygun daha iyi kazanç sağlar. Pek de öyle olmuyor sanki.

Borsanın rekor kırdığı, doların uykuya daldığı, altının sabah uyanıp gözlerini ovaladığı, TL faizlerin dolar faizlerinin altına indiği, ev fiyatlarının uçuk kaçık ama kimse de paranın olmadığı bu dönemde daha önce yazdığım bu konuyu tekraren gündeme getirmek istedim.

Yatırım kararları birey bazında finansal okuryazar da olsa kör cahil de olsa daha farklı şeylerin etkisinde kalabiliyor. Davranışsal iktisadın konusunda giren ve oldukça önemli yatırım kararlarını etkileyen faktörler var. Ben biraz “finansal travma” diye tanımladığım biraz psikolojinin de konusu olana değinmek istiyorum.

Finansal travma;  bireyin yatırım kararı verirken bir yatırım aracı ile ilgili kendisinin veya yakınında gözlemlediği duyduğu ve hayatında önemli etki eden ve çoğunlukla bunun etkisini fark etmediği büyük olaylar kayıp veya kazançlardan bahsediyorum. Genellikle de kayıplardan.

Psikolojide her birey özeldir. Yatırım kararları da bireye özeldir. Hayatın her alanında aslında bu biricik olma hali vardır.  Her birinin yaşanmışlıkları, hayattan aldıkları, etkilenmişlikleri ve dolaysıyla da küçük büyük yaşam olayları karşısındaki deneyimleri travmaları farklıdır. Geçmişten getirdikleri, bugünden biriktirdikleri de öznel varlığını oluşturur. O farklılıklar ve birikimler nedeniyle her semptom her davranış kişiye özeldir. Aynı olaya bireysel tepkilerimiz de farklı olur. Bu tepki kısmen bilinç kısmen de bilinç dışında oluşan bir karar süreci ile ortaya çıkar.

Çoğunlukla da bir karar verdiğimizde nasıl verdiğimizi tam olarak bilmeyiz. Hele yatırım gibi konularda en mantıklı temel analizler, teknik analizler, karşılaştırmalar, grafikler, profesyonel yatırım danışmanlığı pek çalışmaz. Kişilere ne kadar nitelikli bilgi sunulsa da kararın önemli bir kısmı bilinç düzeyinde değil bilinç dışında oluşur. Belirleyici olan algılarımız, hayallerimiz, beklentilerimiz ve en önemlisi o yatırım aracına ilişkin geçmiş deneyimlerimizdir.

Bireyin yatırım kararını üç beş anket sorusuna indirgeyip bir de teknolojiyi kullanıp geçmiş yatırım hareketlerine baktığımız da çözüm oluyor mu? Makinalar bize bireyin farklılığını ne kadar anlatır? Biz ülke olarak ve birey olarak o kadar çok finansal travmalar yaşadık ki, kalmadı mı bunların izi? Bazıları ülkenin yatırımcılarının tekrarlayan davranışı haline geldi. Yeni yöntemlerle aynı kurumlar, aynı kişiler tekrar tekrar dolandırdı, yanılttı kaybettirildi.

Böyle bir ortamda siz doğru bilgi verseniz yatırımcı sizi ne kadar anlar bilinç düzeyinde ne kadar inanır? Geçmişte yaşadığı finansal travmalar kayıplar etkilemez mi onu.

Hisse senetlerinde çok kaybetmiş veya dolduruşa gelip elindeki dolarları satmış, bilmediği piyasalarda kaldıraçlı işlem yapmış, bir koyup beş alacağını düşünmüş, parasını arkadaşına emanet etmiş birisine örneğin Eurobond deseniz, hisse deseniz duraksamaz mı?

Bir konut kooperatifine girip de hayal kırıklığına uğramayan var mıdır? İmar gelecek diye satılan tarlayı alıp da yıllarca bekleyemeyen? Kredi ile ev ve dükkân alıp bunu taksitleri nasılsa kira ile öderim diyen, kiracısız dönemde değil kredi taksitini aidatları bile ödemeyenler yok mu?

Hele geliri TL bazında iken kur nasılsa düşük diye döviz cinsinden borçlanıp riskini duble yapanlar devalüsyonlarda son hızla duvara toslayanlara ne demeli? Şimdi “bilmem ne zede” mi oluyor bu bireyler? Kurnazlıklarının bedelini bazen topluca ödediğimiz olaylardan bireysel yatırımcı yığını ders alıyor mu sizce?

Kişiye sorsan az risk çok kazanç ister. Az çaba çok başarı, az emek çok verim. Olur mu? Arada rasgele olabilir. Ama çoğunluk hayatın bir dengesi olduğu gibi yatırımların da bir dengesinin olacağını unutur.

Ne hep kazanç ne hep kayıp vardır. Hayatın akışındaki iyi kötü olaylar gibi yatırımlarda da küçük hareketlilikler olduğunda her yatırımcının reaksiyonu aynı mıdır? Her yüzdelik artış veya azalış aynı şekilde mi algılanır? Her bireyin kaygı düzeyi aynı mıdır?

Ne kadar denge bozulursa o kadar sürdürülemez olur oysa. Eğer geçmiş finansal yatırım araçları ile ilişkiniz sağlıklı bir zemine kavuşmaz ise hayatta olduğu gibi hep bir tarafa yüklenir birey. Oysa sizi kısıtlayan bilinç ve bilinç dışı blokajlardan travmalardan arınırsanız daha geniş bir evrende denge oluşur. Fırsatlar seçenekler çoğalır. Kayıp ve kazançlar da daha sürdürülebilir daha dengeli olur.

Bir bireye yatırım tavsiye verirken belki sadece onun vade, risk gelir beklentisi değil bir bütünsel olarak hayatına da bakmak gerekir. Neden sadece ev alıyor? Neden en riskli hareketleri yapıyor? Neden bir takıntı halinde ve tekrarlayan yatırım hataları yapıyor? Bakmak gerekmez mi? Bilgisi mi yok, var da karar mı alamıyor? Aldığı kararlar kendinin mi? Başkasının mı?

Kişinin kendi finansal yatırım hikâyesini sağlıklı bir zemine oturtmadan ona sunulan seçenekler içerisinde rasyonel bir yatırım kararı almasını bekleyebilir miyiz?

Etrafım da o kadar çok arkadaşım var ki onun beklentilerine vade yapısına nakit açısına uygun değişik seçenekler önermeme rağmen yine kendi bildiğini okuyan. Onları anlıyorum. Daha iyi anlamak için belki bireye özgü finansal terapi sürecine dahil olmaları ve onların bu geçmişteki finansal yaşanmışlıklarını öğrenmek birlikte farkındalık yaratıp onları özgürleştirmek gerek.

Finansal kararlarımızda finansal travmalarımız bize ne kadar engel? Birlikte düşünmeye değmez mi? Ne dersiniz?

Revize tarihi: 26.11.2022

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s