Mecnunum Leylamı Gördüm, Bir Kerecik Baktı Geçti.

En sevdiğim türkülerdendir. Bu türkünün kime ait olduğu zaman zaman tartışma konusu olmuştur. 1936 yılında Âşık Veysel plağa okumuştur. Ancak Aşık Ali İzzet Özkan kendisine ait olduğunu söylemiştir. Aşık Veysel de okumasına rağmen kendisine ait olduğunu iddia etmemiştir. Her ikisi de Sivas’ın âşıklar diyarı Şarkışla’dan aynı kaynaktan beslenen iki büyük ozan. Her ikisine de bıraktıkları ölümsüz eserler için sonsuz minnettarım.

Bu türkünün bende bir anısı var.

2000’li yılların henüz çok başında Hazine Müsteşarlığı’nda bireysel emeklilik kanunu ile uğraşıyordum. O dönem kritik maddeleri düşünmek ve yazmak için bir iki kez Burgazada’daki öğretmen evinde kalmıştım. Kalpazankayanın arka taraflarında sakin huzurlu kimselerin gidemediği kayalıklarda oturup düşünmüşlüğüm, bazen kara kalem bir şeyler çizmişliğim de vardır.

İşte öyle bir bahar gününün sonrasında öğretmen evine dönüp soğuk bir bira içebilme özgürlüğümü kullanmak için oturmuştum. O zamanlar öğretmen evlerinde bira içilebiliyordu.  Yan tarafta küçük bir grup vardı. Biri çok güzel saz çalıyor, gür sesi ile türkü okuyordu.

Ben de dinliyorum. İkinci birayı da söyledim. Baktım farklı çalıyor, okuyor. Türkü bittiğinde gidip sordum; “ Farklı çalıyorsunuz? Kimin usulü ile çalıyorsunuz”. O da “annemin babamın usulü ile” deyip saza devam etti. Çok sert olmasa da yine de hafif gönüllenmiştim. O ise türküye odaklanmıştı.

Ertesi gün bu saz çalanı yanında dünkü gruptan kadın arkadaşı el ele yürürken gördüm. Selamlaştık ve Kalpazankaya’daki tek restoranda oturduk. Biralar eşliğinde sohbet ettik.

Erkek; Ruhi Su Dostlar Korosu’ndaymış. Kadın ise 1979’da Adana’da öğretmenlik yaparken sendika aracılığı ile konser organize etmişler. Ruhi Su Dostlar Korosu da davet edilenler arasındaymış. O gün tanışmışlar. Sonra her ikisi de 1980 yılında 12 Eylül darbesi ile mahpushanelerde misafir edilmiş, gereken ilgi ve ikramları fazlasıyla tatmışlar. Her ikisi de başkaları ile evlenmiş. Her ikisi de sonra ayrılmışlar. Gel zaman git zaman hayat onları tekrar bir araya getirmiş. Şimdi Mecnun Leylasını görmüş sanırım Leyla da onu. Belki biraz geç olmuş. Genç aşıklar gibi heyecanlı idiler.

Öğretmen Evine döndüğümüzde akşam yemekte bana güzel bir el yazısı ile adımı yazmış, küçük bir dörtlük doğaçlama eklemiş ve telefon numarasını da arkaya yazmıştı. Sonra Ankara’ya döndüğümde telaş içerisinde o kâğıdı kaybettim. Âşık Ali İzzet Özkan’ın “Mecnunum Leylamı Gördüm” adlı albümünden 2 adet almıştım. Öylece elimde kaldı, gönderemedim. Çok yıllar sonra bulduğumda ise telefonu artık kapalı idi. Google amcaya çok danıştım ve sonuç alamadım. Belki yeteri kadar doğru şekilde yapmadım, uğraşmadım. Bilemiyorum.

O yüzden “Mecnunum Leylamı Gördüm” türküsünü her dinlediğimde çok anım depreşir… Hem anılar, hem gördüğümüz Leylalar, bizim görüp de yüz çevirdiklerimizi veya bizden hiç haberi bile olmayanlar..

Ama işte o Öğretmen Evindeki çift gibi hep bir umut barındırır içerisinde türküler. En güzeli de bir kerecik bakıp geçse bile Leylasını görebilmektir. Hayat bu güzel an’a değmez mi?

Dün 1 Mayıs 2020’de Zeynep Bakşi Karatağ’ın yorumu ile bu türkü Spotify ve Youtube da yayınlandı. En sevdiğim sanatçılardandır. Dinleyin. Kendisinin yorumu, eşi Murat Karatağ’ın düzenlemesini seversiniz diye düşünüyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=dtwcSN1GeCY

https://open.spotify.com/album/6a48vpx0TKVr9IAXhU7Js6?si=60TE-qbaS1K1DMlzfiopkA

Bugün sabah kahve içerken hem bu türküyü tekrar dinledim, hem de tekrar anılar canlandı. Hızlıca yazmak, not düşmek istedim.

Demem o ki; hayat size Leylanızı da Mecnununuzu da karşınıza çıkarır. Yeter ki gönül gözünüz açık olsun. Baka kalmayın “bir kerecik bakıp geçen” Leyla’nın ardından. Ya bir adım atın, ya bir çığlık olun duyulmasa bile.

Sevgiyle, dostlukla…

Ali Haydar Elveren

2.5.2020 rev. 21.08.2022

“Mecnun’um Leylâ’mı gördüm
Bir kerecik baktı geçti
Ne sordum ne de söyledi
Kaşlarını yıktı geçti

Soramadım bir çift sözü
Ay mıydı gün müydü yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti

Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dertler yareler bizi
Gamze okun bazı bazı
Yâr sineme çaktı geçti

Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

İzzeti bu ne hikmet iş
Uyur iken gördüm bir düş
Zülüflerin kement etmiş
Yâr boynuma taktı geçti”

Aşık Ali İzzet Özkan ve Aşık Veysel Şatıroğlu

Leave a comment