10binin üzerinde bir kalabalık; Cuma namazı sonrası gittikçe artarak Madımak Oteline giderler. O gün oteli ve içindekileri insanları yaktıktan sonra huşu içerisinde burunları bile kanamadan evlerine gittiler, haberleri izlediler. Protesto edip insanları/kafirleri katlettikleri için belki sevap işleyip cennete gideceklerini düşündüler, onun hayali kurdular. Oturup TV izlediler, yemek yediler, çekirdek çitlediler, eşlerini, çocuklarını torunlarını sevdiler.
Onların çocukları büyüdü. O babanın, amcanın, dedenin annenin çocukları onlarca yıldır yaşamaya devam ediyor ve onların da belki çocukları oldu. Baban/deden ne yapardı gençlikte diye anılarını belki anlatıyorlardır; “Hatırlıyorum.Hiç unutmam bir gün Cuma namazı sonrası Aziz Nesin’in bir kitabi vardi. Adını unuttum onu protesto etmek için topluca Madımak oteli yakmıştık. Kafirleri bu dünyada ateşe atmıştık. 33’ünü yakarak öldürdük. Bir grup elimizden kaçmıştı”.. diye anılarını anlatıyordur. Torunlarının başını okşayarak.
Bugün devlet büyüklerimizin resminin olduğu gazetenin üzerine bassan, alimallah hele bir de kazayla mangalı tutuşturmak için yaksan daha çok ceza alırsın. O gün insan yakanlar ceza almadı. Bugünde yakmaya katletmeye teşebbüs edenler demeç verenler plan yapanlar almıyor. Değişen bir şey yok yani. Konu devletsel/kültürel bir bakış açısı. Bir parti, iktidar veya grupla ilgili değil. Sadece yakanları katledenleri koruyup kollama düzeyi değişiyor.
Geçmişimizle yüzleşmedikten sonra geçmiş, kendini tekrar tekrar yeni olaylarla hatırlatır bize. “Bu son olsun” artık desek de yeniden yine çıkar karşımıza. Şaşırıp kalıyoruz nasıl bu devir de bu tür varlıklar olabiliyor. O varlıklar ki Sivas’daki oteli yakan ve izleyen onbinlerin, 1979’da Maraşta çarpı ile işaretlediği evlerdeki insanları komşularını 3 gün boyunca parçalayanların katledenlerin seyirci kalanların, çoğalarak bugüne gelen kendileri, eşleri, çocukları, torunları, dostları,akrabaları arkadaşları ve onların seçtikleri yöneticiler değil mi?
Katliam başka bir şey. Bir arkadaşım o zaman, 1993’de “Aaa! Geçen gün de 33 kişi trafik kazasında ölmüştü” demişti. Nasıl dost olabilir, arkadaş kalabilirsin böyle düşünen biri ile? Gönül telin birlikte tınlar mı? Güzelliği beş para eder mi?
Nasıl bir toplumsal travmadır hem yakan hem yakılanlar için. Biri Sivaslıyım dediğinde ürkerim. Genelde ilçeleri ile söylenir çünkü. Bazen hinliğim tutar sorarım; “Yakanlardan mı, yananlardan mısın” diye?. Ayrımcılık değil insanlık safında mısın değil misin sorusu belki?
Bunun sormamıza gerek kalmayan günler görelim.
Birlikte güzel günlere, umuda, sevgiye, barışa, huzura sürelim gemilerimizi; maviliklere yelken açalım.
Bu son olsun.
2 Temmuz 2019
2 Temmuz 2020 (revize)