Döneklik derken siyasi partilerin dar kalıplarından kurtulmuş soylu insanların bahçeli evlerinde otururken birden akıllarına gelip de yaptıkları dönekliklerinden bahsetmiyorum. Döneklik dediğin, güvenilmez, bir söylediğinin tersini yapan, tutarsız, her an bir yükselenin (değerin, görüşün, modanın, avanta dağıtıcı) etkisi ile hızla yönünü de o tarafa çeviren değil kastettiğim. Fırıldak gibi topaç gibi dönen değil, daha yavaş döndüğü belli olmayan yılların akil insanları gibi de değil. Sema ayinindeki derviş hiç değil tabii kastettiğim, değirmen taşı da değil, rüzgâr gülü de.
Kastettiğim rahmetli Barış Manço’nun “Dünya dönüyor dostlar, ben dönmüşüm çok mu?” daki naiflik. Dünya bile çaktırmadan dönerken biz neden dönmeyelim.
Bahsetmek istediğim aslında değişim. Ani tutarsız birden beklenmedik değişim döneklik ise benim düşündüğün biraz akılla, kalple hissederek isteyerek olan döneklik. Tutulan yol yol değil ama onda ısrar etmek yerine arada yolunu değiştirmek gibi. Değişim hayatta kalma için en temel koşul. Var olma güçlü ve sürdürülebilirlik ancak değişimle mümkün. Bu açıdan bakıyorum biraz.
Bana göre insan muhafazakar olmalı biraz. Sahip olduğu iyi alışkanlıkları, değerleri, maddi manevi varlıklarını, iyi dostlarını, vatanını, işini, aşını, eşini, çocuklarını korumalı kollamalı. Hayatına değer katan şeyleri muhafaza etmeli. En çok da temel değerlerini. Muhafazakarlık gerek yani insana. Yoksa elinden uçup gider de bakarsın ardından.
Bana göre biraz liberal olmalı. Öyle bir liberallik ki, var olan eksikliklerinin fazlalıklarının farkına varıp bunlarla ilgili kararlar alabilmeli, değişimi sağlamalı, iyiyi güzeli yeniyi getirmeye yönelik açık olmalı. Ufkuna, düşüncesine, çevresine ve arada rotasına ayar vermeli yani. Sahip olduklarında daha iyiyi güzeli aramalı.
Bana göre biraz radikal olmalı kişi. Öyle radikal ki hayatında gördüğü bildiği yaşadığı olumsuzlukları, insanları, alışkanlıklarını kendisine zarar veren şeyleri bir çırpıda radikal bir şekilde atabilmeli. Temizlemeli bünyesini, ruhunu düşüncelerini. Radikal şekilde yeniden kurmalı dengeleri. Kötünün iyisine tahammül etmemeli belki.
Bana göre mutlaka devrimci olalı kişi. Öyle bir devrimcilik ki olmamışı yapsın, yeni şeyler katsın hayatına, denenmemişi denesin, eski köye yeni adet getirsin. Bu ister yeni bir alışkanlık ister yeni bir ülke, yeni bir iş, yeni eğitim ne derseniz deyin. Yeniyi katabilmeli hayatına. Yenilenebilmeli. Kendi hayatında devrim yapabilmeli. Hayatına kattığında mutlu olacağını daha iyi daha güzel olacağını düşündüğü şeyler için büyük değişimleri birden yapabilmeli azar azar değil. Devrim yapmalı yani.
Hayatın akışı için arada durup bakmalı fırdöndü gibi bir muhafazakar, bir radikal, bir liberal, bir devrimci değil; yerinde zamanında uygun dozda dönek olmalı. Öyle bir döneklik ki okudukça yaşadıkça, gördükçe, hissettikçe, paylaştıkça, akılla vicdanla kalple dönebilmeli. Öyle bir dönek olmalı döndüğünü bile bilmemeli. İçten gelmeli.
Hadi gelin biraz dönek olalım. Bakalım nerede muhafazakarlık gerek, nerede devrimcilik, nerede radikal olmak gerek nerede liberal. Olduğun hal Nasrettin Hoca’nın saz çalarken aradığı perde gibi en doğru olan mı? Halinden memnun musun? Bir sözüm yok sana. Ama değilse biraz dönek olmaya ne dersin?
19.06.2019