Arada şarap tadımlarından bir iki şey paylaşıyorum. Seçici içiciyim. Şarabın “hakkını vererek” değil en azından akil kişiler tarafından “hakkı verilen” şarapları içmeye çalışıyorum arada. Bu kalan ömür için yapılacak en keyifli şeylerden birisi belki de. Malum güzel bir söz var kim söylemiş hatırlamıyorum, ‘hayat kötü şarap içmek için oldukça kısadır’.
Şarap tadımında bazen yakın yıllarda üretilen bir üzümün farklı coğrafyalarda, topraklarda, üretici elinde nasıl sonuç verdiğine bakılır. Bir çeşit yatay taramadır üzüm için, teknik deyimiyle ‘yatay tadım.’.
Bazen de bir üzümün, bir üreticide yıllar içerisindeki gelişimine bakılır. Şarabın yıllar içerisindeki gelişimine yıllanma potansiyeline, yılların aldığı verdiğine bakılır. Dikine iniştir bu yılların gerisine doğru. Yine teknik deyimiyle ‘dikey tadım’.
Ya da tüm marka, bölge, üzüm, üretici vb. tüm ön yargılardan bilgilerden uzak, örtülü bir şişeden bardakta sunulan şaraplar tadılır. Bu kez sadece şarabın size hissettirdikleri, damakta bıraktıkları, kokusu, rengi, dengesi yani kendisi ön plandadır. Ön yargınız, üzüm ve üretici hakkında önceden bildiğiniz notlar yoktur. Kör kör tadarsınız. Bakarsınız sonuç bazen sürprizli olur. Ummadığınız şaraplar aynı kalitede görülebilir ve daha ucuz bir şarap markalı olanı sollamıştır sizin nazarınızda.
Hayatın kendisi bir çeşit şarap tadımı gibidir. Bazen olay aynı olsa da her birimizi farklı etkiler. Kimimiz üzülürken kimimiz sevinir, kimi travma geçirirken kimi adrenalin depolar. Bazen bizi hüngür hüngür ağlatan bir durum, başkasında acı bir tebessüm bırakır, anlamayız nedenini. Yaşadıklarımız, algılarımız, eğitimimiz, çevremiz, yediğimiz içtiğimiz, soluğumuz farklıdır. Sohbet ettiğimiz insanlar, alışkanlıklarımız farklıdır. Bir çeşit yatay tadımıdır bir olayın bu. Bir olayın kimi nasıl etkilediğini gözlemlemek.
Bazen de bir olayın üzerinden yıllar geçmiştir. Yaşadıklarımız ile yeniden şekillenmiş yeni olaylarla yüzleşmişizdir. Olayın yaşandığı andaki ağırlığı ya kaybolmuş ya da bilinçaltına atarak kurtulmuşuzdur. Zaman her şeyin ilacı derler ya belki de ondandır. Zamanın kendisi değişimin baş nedenidir. Bir olayın yıllar içinde bize kattığı, bizden aldığı, hayatımızı nasıl şekillendirdiği, bizde bıraktığı duyguların yıllar içindeki gelişimi biraz dikey tadım olabilir mi diye düşünmüşümdür. Oturup kendi yaşantımızı gözden geçirdiğimizde zamanında bizi sevinç veya üzüntüden sarsan ne çok şey yaşamışızdır kim bilir. Peki neler oldu geçen yıllarda? Bir tadına bakmak gerekmez mi?
Bazen bırakırız düşüncelerimizi… Serbest çağrışım ile farklı zamanlardan farklı anılar gelir. Düşünceler bazen yıllar öncesine, bazen düne, bazen unutulmuş zamanlardaki anılar peşinde koşar. Bir anıdan bir düşünceden diğerine serbestçe dolaşırız. Her anı, her gelen düşünce bizde farklı duyguları açığa çıkarır, farklı etkiler. Onları tekrar yaşamak veya düşünmek anılarımızı canlandırır, güzelleştirir. Yeni yaşanmışlıklar ile belki anlamını değiştirir. Bunu da biraz serbest tadım gibi yorumladım. Yoksa kör tadım mı demek gerek. Oysa kör tadımda önyargılarımız, bizi engelleyen savunma mekanizmalarımız, birikmiş öfkemiz veya gözü kör eden aşklar yoktur. Olay olaydır, gerçeklik ile baş başasınızdır. Geçmişten getirdiğiniz, ona ilişkin ne anılar vardır ne de yeni bilgiler. Sadece yeni bir şey ile karşı karşıyasınızdır. Gerçekten öyle mi olur?
Her yeni yine size eskilerden çağrışımlar yaratır. Sonra bir bakarsınız bir olay, bir kişi, bir durum için benzer tepkiler ortaya çıkıyor. Hiç farkında olmadan bir şeyler bilinçaltınızdaki bazı unutulmuşluklarla etkileşim içerisinde sizi yönlendirmiştir. Bilinmez unutulmuş geçmişin etkisinde kalırsınız. Gerçeklikten uzaklaşınca yine aynı tepki, yine aynı yorum, yine aynı sonuç, aynı değerlendirme olacaktır. Bu kez önyargınız değildir sizi yanlılaştıran. Şimdi önceden oluşmuş, sizin bile bilmediğiniz bilinç dışı yargınız size rehberlik eder. Burada farkındalık yoktur. Gördüğünüz bir göz, bakış, ses, gülüş eskilerden birini hatırlattığı için sempatik bulursunuz belki birini. Bir olayda duyduğunuz bir haber travmalarınızı tetikler. Size soru soran, emir veren kim bilir geçmişte hangi otoriter bir figürdür.
O nedenledir ki her nefes alışımızda biz değişiriz, dünya değişir. Hem olayların etkisi hem yaşadıklarımız hem de biz değişiriz. Neredeyse her nefes alışımızda hayat yeniden başlar. Size yeni şeyler getirir. Sonsuz seçenekler sunar. Yeni yepyeni bir yaşam sunar. İnanmıyorsanız bir iki dakika nefesinizi tutun. Tutamıyorsanız aldığınız her nefesin kıymetini bilin, güzel şeyler yapın, güzel şeyler düşünün, güzel insanlarla birlikte olun. Ve en önemlisi güzel şaraplar için.
Keyifle kalın.
22.04.2019